Arka Kapak
“Her şeye “karşı” duran, “karşı” çıkan, “karşı” olan bir adam… Aylak Adam… Bir adı bile yok. “C.” diyor Yusuf Atılgan kısaca.
İnsan her şeye bunca “karşı”yken kendine de “karşı” olmadan nasıl sürdürebilir bir “karşı” yaşamı? C., sıradanlığa, tekdüzeliğe, alışılmışın kolaylığına hiç mi hiç katlanamıyor. Hem farklıyı, hem doğru olanı arıyor. Çabasının boşuna olduğunun da farkında üstelik.
Zor bir karakter, zor bir yaşam, yalın bir roman…”
Kahramanımız Aylak Adam yani kitaptaki ismi bilinmeyen C. adlı şahıstır kendisi aylak aylak gezen parasını sadece harcayan,hiçbir şeye bağlı kalarak yaşamayı sevmeyen,bağlı kalmanın alışkanlık yapacağı düşüncesi olan ,ailesinde baba faktörü üzerinde ilginç tespitleri olan bir adamdır.C’nin içsel konuşmalarını, hayat felsefesini, o kendine özgü, milyonlarca kadın içinde ‘tek kadın’ı arayışını okuyoruz.
Kitabı "birşey olacak mı?" düşüncesiyle okumayın, daha çok bir durum romanı.Bazı bölümlerde cinsellik içeren azda olsa bölümler vardı çok aşırı değil elbette ama bunları okumak genede hoşuma gitmedi ki hepsi de yaşadığımız ve yazarın çok iyi tespit ettiği şeylerdi o nedenle o kısımlar kendini bana o şekilde affettirdi diyebilirim
Kendisini çok ama çok sevdim hatta bazı yerlerde hissettikleri benimde hissettiklerimle benzeşti birazda yazarın üslubuna değinmek istiyorum:
başlarda birinci tekil ağızdan anlatacak gibi gelsede daha sonradan anlatıcıya bıraktı yerini,bu benim hoşuma gitti birinci tekil şahıstan olsaydı belkide bu kadar içine giremeyecektim şahsın özelliklerinin yada onun kendisini anlatışı hoşuma gitmeyebilirdi.Yazar gözlemlerini harika bir dille anlatmış insana öyle etki eden bir yapısı varki sonu böyle mi bitecekti ya diyorsunuz ama sonradan düşününce o son ona en yakışan son.
alıntıladıklarım:
“İki kişilik toplumlarda önemli sorunlar! Bir deneme başlığı olabilir. Biri çıkıp yazsa. Ben? Yapamam, yaşamak varken. Ben ya ararım ya da yaşarım. ”
“Günlerin adı, sürelerince yaşanılan olayların değerine göre değişebilir. Bugün, şimdilik -paltosunu ilk çıkardığı gündü- Sonra Güler’i ilk gördüğü gün olacaktı.”
”Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?
”Dünyada gereğinden çok kadın vardı ama yalnız bir teki yoktu.”
“Boş yere azap çekmeyin bir derman için.”
“Birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi. İçimdeki sıkıntı eridi… Sanki ki onu tanıyormuşum, görsem bilecekmişim gibi bakıyordum geçenlere. Bu gece bencildim. Kendi kendime kızdım. Oysa onu bu caddeye pek seyrek gönderirdim: Binde bir, güzel bir filmi görsün diye. Önlerde bir yere oturur, yanağı avucuna dayalı film seyreder, tam beni düşünmesini istediğim zaman beni düşünürdü. Film bitince eve yürüyerek dönerdi. “
“- Senin aradığın kadın dünyada yok, dedi.
- Var! O olmasaydı ben olmazdım. Bu şehirde yaşıyor. Bir gün bulucam onu. “
- Var! O olmasaydı ben olmazdım. Bu şehirde yaşıyor. Bir gün bulucam onu. “
“Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz.”
“…yoksa her şey ben olmadığım zaman, benim olmadığım yerlerde mi oluyordu?”
“Sustu. Konuşmak lüzumsuzdu. Bundan sonra kimseye ondan bahsetmeyecekti. Biliyordu anlamazlardı.”
Ne yamansınız dökme kalıplarınızla; bir şeyi onlara uydurmadan rahat edemezsiniz. (sf:10)
Yoksa her şey ben olmadığım zaman, benim olmadığım yerlerde mi oluyordu? (sf:11)
Doğru, hep başkayız. Ayak bastığımız yer dünyanın merkezi oluyor. Her şey bizim çevremizde dönüyor... (sf:15)
Biliyorum sizi. Küçük sürtünmelerle yetinirsiniz. Büyüklerinden korkarsınız. Akşamları elinizde pakatlerle dönersiniz. Sizi bekleyenler vardır. Rahatsınız. Hem ne kolay rahatlıyorsunuz. İçinizde boşluklar yok. Neden ben de sizin gibi olamıyorum? Bir ben miyim düşünen? Bir ben miyim yalnız? (sf:39)
Günlerin adı,sürelerince yaşanılan olayların değerine göre değişebilir. Bugün,şimdilik "paltosunu ilk çıkardığı gün"dü,sonra "Güler'i ilk gördüğü gün" olacaktı. (sf:47)
"Siz anlanamaz, sen anlanır. Bazı kitaplarda sizi seviyorum'u okuyunca gülerim. Sanki siz sevilebilirmiş! Sen sevilir, değil mi?" (s.63)
"Belki de insanlar kendi kendilerini düşünmek, hayaller kurmak için yeteri kadar yalnız kalamadıklarından anlayışsız oluyorlardı." (s.109)
"İnsanlar haksızken daha çok bağırır." (s.137)
"İki insan ayrılırken birbirlerinde bir şeyler bırakıyorlardı." (s.142)
Sanırım alıp okuycam hoşuma gitti :) peki bu C. kim?Sadece C. mi?Adı yok mu?
YanıtlaSilc. bizim kahramanımız aylak adam .adı yok yusuf atılgan kullanmamış ismini oda hoştu :) c . diye geçiyor kahramanımız
Sil