ZAFER TÜRKÜSÜ
Yaşamaz ölümü göze almayan,
Zafer göz yummadan koşana gider.
Bayrağa kanının alı çalmayanın,
Gözyaşı boşana boşana gider.
Kazanmak istersen sen de zaferi,
Gürleyen sesinle doldur gökleri.
Zafer dedikleri kahraman peri,
Susandan kaçar da coşana gider.
Bu yolda herkes bir, ey delikanlı!
Diriler şerefli, ölüler şanlı.
Yurt için dövüşen başı dumanlı,
Her zaman bu şandan, o şana gider.
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
|
30 Ağustos 2014 Cumartesi
Zafer Bayramımız Kutlu Olsun
28 Ağustos 2014 Perşembe
Mim Serisinden Bir Tane Daha Kitap Mimi
KİTAP MİMİ
sevgili kitap eylemi isteyen yapsın demiş yapayım istedim
Senaryo 1: KITAPçıda kitap seçtiğinizi düşünün,bir anda bir zombi saldırısıyla karşılaşıyorsunuz ! Etrafınız ordan oraya koşuşan insanlarla dolu,karşılık verebileceğiniz bir silahınız ya da sığınabileceğiniz bir yer yok.Tam o sırada kitapçının sahibi bir duyuruda bulunuyor. Bu zombilerin tek zayıf noktası herkesin bayıldığı ama sizin nefret ettiğiniz bir kitap. O yüzden size bunu yaşatan bir kitabı seçmeniz gerek !
-Cok satanlarda bir ara yerini alan ama içindeki boş sayfalar ve kusuruma bakmasın ama yazarın bilgiden yoksun olması sebebiyle ,aslında kitap hani olayların gidişatı açısından iyi ama kelimeler ve edebi açıdan boş
İKİ CAMİ ARASINDA AŞK
Senaryo 2: Bir kuaföre gittiniz ve saçınızı yaptırdınız. Blendax reklamındaki abladan bile güzel ,hacimli saçlarınız var. Derken deli gibi bir yağmur bastırıyor, şiddetleniyor,şiddetleniyor ! Kendinizi korumak için hangi ''devam kitabını'' feda ederdiniz ?
-Devam kitabım yokki benim hiç :) varsada henüz okumamışımdır
Devam kitabım cidden yok ben tek kitap okumayı seviyorum
Senaryo 3: Edebiyat dersinde hocanız klasiklerin ne kadar önemli olduğundan,dünyayı nasıl değiştirdiğinden bahsediyor. Ama siz bu konuşmaya katlanamıyorsunuz ve hayatınızda okuduğunzu en tiksinç klasiği hocanızın kafasına fırlatıp,gururla bunun nedenlerini açıklıyorsunuz.
-Babalar ve ogullar olabilir zira beğenmedim ya da donemime denk gelmedi tekrar deneyeceğim okumayı
Senaryo 1: KITAPçıda kitap seçtiğinizi düşünün,bir anda bir zombi saldırısıyla karşılaşıyorsunuz ! Etrafınız ordan oraya koşuşan insanlarla dolu,karşılık verebileceğiniz bir silahınız ya da sığınabileceğiniz bir yer yok.Tam o sırada kitapçının sahibi bir duyuruda bulunuyor. Bu zombilerin tek zayıf noktası herkesin bayıldığı ama sizin nefret ettiğiniz bir kitap. O yüzden size bunu yaşatan bir kitabı seçmeniz gerek !
-Cok satanlarda bir ara yerini alan ama içindeki boş sayfalar ve kusuruma bakmasın ama yazarın bilgiden yoksun olması sebebiyle ,aslında kitap hani olayların gidişatı açısından iyi ama kelimeler ve edebi açıdan boş
İKİ CAMİ ARASINDA AŞK
Senaryo 2: Bir kuaföre gittiniz ve saçınızı yaptırdınız. Blendax reklamındaki abladan bile güzel ,hacimli saçlarınız var. Derken deli gibi bir yağmur bastırıyor, şiddetleniyor,şiddetleniyor ! Kendinizi korumak için hangi ''devam kitabını'' feda ederdiniz ?
-Devam kitabım yokki benim hiç :) varsada henüz okumamışımdır
Devam kitabım cidden yok ben tek kitap okumayı seviyorum
Senaryo 3: Edebiyat dersinde hocanız klasiklerin ne kadar önemli olduğundan,dünyayı nasıl değiştirdiğinden bahsediyor. Ama siz bu konuşmaya katlanamıyorsunuz ve hayatınızda okuduğunzu en tiksinç klasiği hocanızın kafasına fırlatıp,gururla bunun nedenlerini açıklıyorsunuz.
-Babalar ve ogullar olabilir zira beğenmedim ya da donemime denk gelmedi tekrar deneyeceğim okumayı
Klasik okumayı çok severim normalde
Senaryo 4 : Küresel ısınmanın dünyanın anasını ağlattığı bir dünya düşünün.İnanılmaz sıcak ya da inanılmaz soğuk hava koşullarıyla yaşıyorsunuz. Eskimo ceketinizi giyip ısınmak için gayret ediyorsunuz. Isınmak için hangi kitabınızı yakardınız ?
-Valla söz konusu canımsa yakarım aga :D :D :D farketmez yani kitap yerine gelir ama can gelmez sağlığım benim için dünyadaki herşeyden kıymetlidir (annem hariç)
Erken Kaybedenleri yakabilirdim :)
Yapmak isteyen herkes yapabilir arkadaşlar davet ediyorum ...kendimi meydan okuyan su döken ablaklar gibi hissettim :)))
26 Ağustos 2014 Salı
Yeni wordpress deneyimim.Taşınıyorum
Arkadaşlar blogger da kendime uygun güzel bir tema bulamadım wordpressi çok beğendim beni wordpressi olup takip etmek isteyenler oraya gelebilirler.Adresim aşağıdadır.
http://hayatkitap.wordpress.com/
Yavaş yavaş konuları oraya taşıyacağım daha düzenli olacak inş çünkü blogumu mail değişip taşıyınca birçok şey gitmişti resimler de gidince konularım bozulmuştu bu şekilde daha düzgün olacağını düşünüyorum
ama halen blogger tema html çalışmalarım devam ediyor çok meraklıyım Şablon tasarımına
http://hayatkitap.wordpress.com/
Yavaş yavaş konuları oraya taşıyacağım daha düzenli olacak inş çünkü blogumu mail değişip taşıyınca birçok şey gitmişti resimler de gidince konularım bozulmuştu bu şekilde daha düzgün olacağını düşünüyorum
ama halen blogger tema html çalışmalarım devam ediyor çok meraklıyım Şablon tasarımına
25 Ağustos 2014 Pazartesi
Vladimir Mayakovsky’nin Son Şiiri..// Çev.Poetic Mind
Vladimir Mayakovsky’nin Son Şiiri..// Çev.Poetic Mind
Vladimir Mayakovsky’nin Son Şiiri
Geride bıraktığı kısa vasiyet yazısı intihar ettiğinde masanın üzerinde duruyordu, son şiiri ise (muhtemelen aynı gece ve hemen hemen aynı saatlerde kaleme aldığı şiir) ceketinin cebinde bulundu. Giderken hüznün, ölümün, şiirin rengini, sırrını avucunda sıkı sıkıya tuttuğu gibi tuttu son dizelerini, kalbinin üstünde. Ondan sonra geceler yine aynı, kederler aynı ve şairi, yazarı, ressamı kuşatan zorluklar da aynı, bütün bu zorluklara göğüs geren içtenlikli tüm kalemlerle beraber yeryüzünün bir yığın hapishanesinde hiç yere tutuklu kalan yazarlar-şairler yeryüzünün en cesur varoluşlarıdır, günlük yüzeysellikler, pop köşe kapmaca oyuncuları ve politik gayya kuyusuna sözde iblis taşı atanlar, gazete köşelerinden durmaksızın beyinleri zehirleyenler, hakikatin yer yer ırzına geçenler değil! Cesaret kavramı öyle ulu orta harcı alem bir sözcük değil, hele ki günümüzün güç, iktidar yalakası, ya da sözde karşıtı, müptelası müptezeller için harcanılacak türden hiç değil..Üzgünüz, ama öyle! Biz yine de Mayakovsy’nin aşk kayığının akıbetini anımsayarak, onun yüce anısına, son şiirini hep beraber bir kez daha okuyalım.. / Poetic Mind
Saat dokuzu geçiyor,
Yatağa girmiş olmalısın
Gece boyunca
Saman yolu gümüş nehirde akıyor,
Acelem yok,
Seni uyandırmaya ya da merakta bırakmaya
Söyledikleri gibi dosya kapandı.
Aşk kayığı günlük melal (dalgalarıyla) parçalandı
Şimdi ben ve sen o sessizleriz artık
Kar-Zarar tasası, yarası ve kederi de neyin nesi?
İzle, evrene çöken sessizliği,
Yıldızların hürmetine gece gökyüzünü nasıl da kaplıyor.
Böylesi saatlerde insan yerinden kalkarak,
Tarihe karşı
yaratılışın görüntüsü ve yüzyıllara karşı söylemde bulunmak ister.
Şiir: Vladimir Mayakosky
Çev. Poetic Mind
Vladimir Mayakovsky’nin Son Şiiri
Geride bıraktığı kısa vasiyet yazısı intihar ettiğinde masanın üzerinde duruyordu, son şiiri ise (muhtemelen aynı gece ve hemen hemen aynı saatlerde kaleme aldığı şiir) ceketinin cebinde bulundu. Giderken hüznün, ölümün, şiirin rengini, sırrını avucunda sıkı sıkıya tuttuğu gibi tuttu son dizelerini, kalbinin üstünde. Ondan sonra geceler yine aynı, kederler aynı ve şairi, yazarı, ressamı kuşatan zorluklar da aynı, bütün bu zorluklara göğüs geren içtenlikli tüm kalemlerle beraber yeryüzünün bir yığın hapishanesinde hiç yere tutuklu kalan yazarlar-şairler yeryüzünün en cesur varoluşlarıdır, günlük yüzeysellikler, pop köşe kapmaca oyuncuları ve politik gayya kuyusuna sözde iblis taşı atanlar, gazete köşelerinden durmaksızın beyinleri zehirleyenler, hakikatin yer yer ırzına geçenler değil! Cesaret kavramı öyle ulu orta harcı alem bir sözcük değil, hele ki günümüzün güç, iktidar yalakası, ya da sözde karşıtı, müptelası müptezeller için harcanılacak türden hiç değil..Üzgünüz, ama öyle! Biz yine de Mayakovsy’nin aşk kayığının akıbetini anımsayarak, onun yüce anısına, son şiirini hep beraber bir kez daha okuyalım.. / Poetic Mind
Saat dokuzu geçiyor,
Yatağa girmiş olmalısın
Gece boyunca
Saman yolu gümüş nehirde akıyor,
Acelem yok,
Seni uyandırmaya ya da merakta bırakmaya
Söyledikleri gibi dosya kapandı.
Aşk kayığı günlük melal (dalgalarıyla) parçalandı
Şimdi ben ve sen o sessizleriz artık
Kar-Zarar tasası, yarası ve kederi de neyin nesi?
İzle, evrene çöken sessizliği,
Yıldızların hürmetine gece gökyüzünü nasıl da kaplıyor.
Böylesi saatlerde insan yerinden kalkarak,
Tarihe karşı
yaratılışın görüntüsü ve yüzyıllara karşı söylemde bulunmak ister.
Şiir: Vladimir Mayakosky
Çev. Poetic Mind
Kendine Ait Bir Oda - Virginia Woolf
Eh bu yazımı yazmanın zamanı gelmişti de geçiyor bile bence.Kimi arkadaşlarım kitap yorumumu merak ettiler bense geç kaldığım için özür diliyorum .
Wirginia woolf işte o bir klasik,ilk okuduğum kitabı kendine ait bir oda'yı anlatmaya başlayacağım ama söze nasıl başlayacağımı bilemiyorum kitabın konusunu her yerden bulabilirsiniz mühim olan benim yorumum diye düşünerek konusu hakkında detay vermiyorum
Söyleyebileceğim şey feminist gibi algılansa da feminist birinin bu kadar geniş bakış açılı olabileceğini düşünmüyorum .
Hatta benim tarzımda düşünen bir kadın aynı kafa yapılarına sahibiz,kendisi intihar etmiş çok üzücü ancak tabi ki o kafayla da çok yaşanabileceğini düşünmüyorum keza bende aynı kafayla yeterince zorluk çekiyorum günlük yaşamda.
Kitabın bilinç akışı tekniği denilen bir teknikle yazıldığı doğru benim için ilk di.Zorlanmadım okuyabildim ama ağır aksak eğer gerçekten sabrım var ve bu ara çok dingin bir dönemdeyim diyebiliyorsanız başlamalısınız.Yoksa gerçekten elinizde fazlaca zaman sürünebilir ,Konuşma diliyle yazılmış bir eserdi.
Yaptığı betimlemeler ve karşılaştırmalar dönemini çok iyi yansıtmış ayrıca içinde bolca tanımadığım şahsiyet vardı internet açıp bakma ihtiyacı hissettim ve araştırma yaparak okuduğum için haliyle birde öyle bir uzun sürme eklendi.Melankolik bir tarzı var diyebilirim zira bulunduğum hastalık içerisinde bir başka kitabını almayı düşünmüyorum şimdilik ama daha sonra mutlaka edinmek istiyorum .Sizinde önerebileceğiniz bundan sonra okuyabileceğim hangi kitabı olursa yazarsanız sevinirim.
alıntıladıklarım :
- Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın.(Virginia Woolf)
- "Sekiz çocuk doğurmuş bir kadın dünyanın gözünde yüz bin pound kazanmış bir avukattan daha mı değersizdi?"
__ Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf
24 Ağustos 2014 Pazar
Kayıp Kitap Barnabas'ın Sırrı
170 sayfa politik kurgu olan bir roman ,hoşuma gittimi evet gitmeyen kısımlar var mıydı evet.Ama bu kesinlikle kitabın yazımından,akışından yada kurgusundan kesinlikle değil,Öncelikle belirtmeliyim ki içindeki bilgiler dikkatimi çekti ,bilmediğim şeyleri de öğrendiğim kitapları seviyorum ister beni ilgilendirsin ister ilgilendirmesin.Kayıp kitap barnabas incili hakkında bilmediğim ne çok şey varmış,Bir takım insanlar okuyunca masonluk faaliyetli bir kitap olarak düşünebilirler ama ben öyle bir hava almadım benim için sadece bir kitaptı herşeyi art niyetle düşünmeyi sevmiyorum bir kitap da beni Hristiyan yapmaz Müslümanda yapmaz tabiki elhamdülillah müslümanın o ayrı konu ancak yani demek istediğim bir kitapla insanların düşünceleri bir anda değişecekse değişeceği varmış demekki derim:) velhasıl okuyun derim farklı bir kitaptı farklı deneyimdi.
Alıntıladıklarım:
- Semadirek adası Büyük İskenderin babasının doğduğu yerdir.
- Serpens Solis: Güneş Yılanı demektir.
- Roma imparatoru kostantinde aslında cabiri geleneğinden geliyor.(ne derece doğru bilemedim de bilgi olarak vardı kitapda araştırmalarımı henüz nette yapamadım)
- Cabir tapınaklarından biri de İngilterenin Wiltshire kasabasındadır.
- Kostantin yılan tapınağının Romadaki başrahibiydi.
- C14 metodu sadece kemik eşyalar,cesetler ve Tahtadan eşyalara uygulanabiliyor.Karbon 14 çünkü canlı varlıkların bünyelerinde bulunan tek radyo aktif maddedir.
23 Ağustos 2014 Cumartesi
13 Ağustos 2014 Çarşamba
SİZ AŞK’TAN N’ANLARSINIZ BAYIM? – Didem Madak
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Alt katında uyumayı bir ranzanın
Üst katında çocukluğum…
Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!
Alt katında uyumayı bir ranzanın
Üst katında çocukluğum…
Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!
Allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
Havı dökülmüş yerlerine yüzümün
Büyük bir aşk yamadım
Hayır
Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım…
Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
Aşk diyorsunuz ya
Ben istemenin Allahını bilirim bayım!
Havı dökülmüş yerlerine yüzümün
Büyük bir aşk yamadım
Hayır
Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım…
Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
Aşk diyorsunuz ya
Ben istemenin Allahını bilirim bayım!
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Balkona yorgun çamaşırlar asmayı
Ki uçlarından çile damlardı.
Güneşte nane kurutmayı
Ben acılarımın başını
Evcimen telaşlarla okşadım bayım.
Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
İnsan kaybolmayı ister mi?
Ben işte istedim bayım.
Uzaklara gittim
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım!
Balkona yorgun çamaşırlar asmayı
Ki uçlarından çile damlardı.
Güneşte nane kurutmayı
Ben acılarımın başını
Evcimen telaşlarla okşadım bayım.
Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
İnsan kaybolmayı ister mi?
Ben işte istedim bayım.
Uzaklara gittim
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım!
Süt içtim acım hafiflesin diye
Çikolata yedim bir köşeye çekilip
Zehrimi alsın diye
Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz
İlahiler öğrendim.
Siz zehir nedir bilmezsiniz
Zehir aşkı bilir oysa bayım!
Çikolata yedim bir köşeye çekilip
Zehrimi alsın diye
Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz
İlahiler öğrendim.
Siz zehir nedir bilmezsiniz
Zehir aşkı bilir oysa bayım!
Ben işte miraç gecelerinde
Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
Bir şiir aradım.
Geçen üç yıl boyunca
Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
Ülkem olmayan ülkemi
Kayboluşumu aradım.
Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
Bir ters bir yüz kazaklar ördüm
Haroşa bir hayat bırakmak için.
Bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
Bir şiir aradım.
Geçen üç yıl boyunca
Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
Ülkem olmayan ülkemi
Kayboluşumu aradım.
Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
Bir ters bir yüz kazaklar ördüm
Haroşa bir hayat bırakmak için.
Bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
Kimi gün öylesine yalnızdım
Derdimi annemin fotoğrafına anlattım.
Annem
Ki beyaz bir kadındır.
Ölüsünü şiirle yıkadım.
Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Acının ortasında acısız olmayı,
Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
Aşk diyorsunuz ya,
İşte orda durun bayım
Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
Kendimin ucunda
Öyle ıslak,
Öyle kötü kokan,
Yırtık ve perişan.
Derdimi annemin fotoğrafına anlattım.
Annem
Ki beyaz bir kadındır.
Ölüsünü şiirle yıkadım.
Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Acının ortasında acısız olmayı,
Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
Aşk diyorsunuz ya,
İşte orda durun bayım
Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
Kendimin ucunda
Öyle ıslak,
Öyle kötü kokan,
Yırtık ve perişan.
Siz aşkı ne bilirsiniz bayım
Aşkı aşk bilir yalnız!
Aşkı aşk bilir yalnız!
Didem Madak
-Ah’lar Ağacı-
-Ah’lar Ağacı-
4 Ağustos 2014 Pazartesi
bugün size sık sık dinlediğim şarkılardan bir liste oluşturdum iyi dinlemeler arkadaşlar.
mekanı cennet olsun çok severdim tarzı ile şarkıları ile gönlümde yer etmiş bir sanatçıdır en sevdiğim şarkısıda budur....
Kız gelinim suna boylum
Doyamadan biz bize
Besmeleyle yüzün açıp
Oturmadan diz dize
Almış kaçırmışlar seni
Çökertmişler ıssıza
Namus belasına gardaş
Verdiğimiz can bizim
Doyamadan biz bize
Besmeleyle yüzün açıp
Oturmadan diz dize
Almış kaçırmışlar seni
Çökertmişler ıssıza
Namus belasına gardaş
Verdiğimiz can bizim
Bu türkünün sözleri benim için özeldir eğer bu dünyada olmazsam
ardımdan dinlenecek şarkı budur,
heralde düşüncelerimi en iyi özetleyen beni yoran bu dünyaya en iyi özet bu şarkıdır
Türküleri çok seviyorum bu türküde sıkça dinlediğim eserdir.
senden birşey istemiyorum
yorma beni dünya dünya
elaleme rezil edip kırma beni dünya
saçımı başımı yoldum
....
zaten ben perişan oldum yorma beni dünya dünya
el değme tabip yaraya sebebim kanın kuruya
çocuk gibi makaraya sarma beni dünya
gene bu türküde şahanedir
2 Ağustos 2014 Cumartesi
Hep o şarkı -Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Romanı okurken çok keyif aldım ,bir dönemin yaşayışına,geleneklerine,sevgilerin nasıl olduğuna ve insanların aralarındaki bağların nasıl kurulduğuna değiniyor .Sosyal içerikli bir roman.Klasik romanları seven eski dönemlerin üzerine kurulmuş aşk romanı aranıyorsa bu romanı tavsiye ederdim.Gerçi aşk da ne aşk ama bir yanında da acı var.Okunası bir roman.Keyifli okumalarınız olsun....
*Münire karakteri romanı kendi ağzından “ roman yazan bir kişi” sıfatıyla yazdığı için “roman” sözcüğü sık sık geçiyor. Adeta yazar roman içinde roman yaratıyor:
“Bu ses bana, gecenin ilerlemiş bir saatinde el etek çekildikten sonra, pes perdeden, hep o şarkıyı söylemekte devam ediyordu.” (s31)
“Bende bu roman okuma merakı bende pek genç yaşımdan beri başlamıştır” (s11)
“Hatta söze bazı hissi romanların bazılarında görüp beğendiğim üzere şunlara benzer bir takım cümleler ile başlamak hevesine düştüm.” (s12-13)
“Her romancı mutlaka kendi başından geçenleri yazmaz veya kahramanlarına mutlaka yakından tanıdıklarının hüviyetini vermez ama, bahsettiği vakalarla insanları bize, -ne bileyim ben nasıl-hakikatte olmuş şeyler ve görülmüş kimseler gibi anlatmayı bilir.” (s14)
“Kış gelip çatıp da konağa taşındığımız günden itibaren, hazin sergüzeştlerini Avrupa romanlarında okuduğu, manastıra kapatılmış kızlardan bir farkım kalmazdı.” (s42)
“Hey acemi romancı; hikayenin sonunda söyleyeceğin şeyleri gene başa aldın. Hele dur; şu cehennem dediğin Nafi Mollalar’ın konağında neler gördün, neler geçirdin onları anlatmağa başla bakalım.” (s45)
“Canım; böyle de roman mı olur? Böyle hissi roman mı yazılır?” (s52)
“Bir roman ya hazindir, ya komik.” (s53)
“Ah, nerede ise size romanımın sonunu açıklayıverecektim.” (s54)
“Dikkat edin, asıl romanım şimdi başlıyor.” (s67)
“Romanlar ise bana, yoldan çıkan kadınların er geç büyük bir hüsrana uğradıklarını gösteriyordu.” (s75)
“Kahvaltımı- gerçi hiç lüzumunu hissetmeden ve tadını almadan- orada ediyordum ve bir müddet, uzun, uzun bir müddet denize, bahçeye, bahçenin yıkık rıhtımına baktıktan sonra elime romanımı alıp okumaya çalışıyordum.” (s129)
“Bundan üç dört yıl evvel, bir yaz sabahı, bilmem neden, bilmem hangi hisse kapılarak –serde romancılık var ya- halamın yalısından bir sandala atlayarak o yangın yerini görmeye gittim.” ( s144)
“Roman, kanaviçe.” (s148)
“ Bir aşkın, bir uzun aşkın böyle bir hayal sükutu ile bittiği nerede, ne zaman, hangi romanda görülmüştü?” (s168)
“Benim romanım zaten kendi kendimle böyle bir konuşma halinde başlamamış mıydı?” (s169)
romanın içinde benim de yaşadığım beykoz kanlıca gibi semtler sıkça geçiyor oraların şuandaki hallerini bildiğim için gözümde canlandırarak okudum Cemil beyin kanlıcadaki sahildeki eve yanaşması sonra gezdikleri yerler beykoza doğru paşabahçeye doğru açılmalar falan harikaydı benim için
*Dönemin bildiğim İstanbul semtlerinin sözü sık sık geçiyor:
Beykoz, Kanlıca, Bebek, Kandilli, Emirgan, Baltalimanı, Laleli, Vefa, Bağlarbaşı, Beşiktaş, Şehzadebaşı, Divanyolu, Çarşıkapısı, Beyazıt, Direklerarası, Cihangir, Sarıyer, Çamlıca, Adalar, Kanlıca, Çubuklu, Hisar, Fazlıpaşa, Galata, Mahmutpaşa, Sütlüce gibi. Bir nevi roman İstanbul rehberi gibi.
Kayıp Gül- Serdar Özkan
Güzel keyifli bir kitap okuduğumu düşünüyorum he para verip alırmı yım ikincisini hayır çünkü anlatım dili basit ama konu harikaydı.Ancak takasla yada Kütüphaneden temin edip ikincisini devamını okuyabilirim.
Alıntı paylaşıp kitabın içeri hakkında detay vermeyeceğim ama genel olarak İnsanın içindeki insani bencil tarafla ,merhametli ve vakur tarafın karşılaştırması gibi yani bir nevi kişisel gelişim kitabı gibi geldi bana güller aracılığı ve bir annenin kızına verdiği dersler sayesinde çok hoş bir roman ortaya çıkmış sonunda iki eş ruh birbirini tamamlamış.
• “Ama Mary sonunda kendi düşünü kovalamayı sürdürmüş. Başkalarının beklentilerinin esiri olmamış benim gibi.”
• “Ama kafa yormam gereken bir şey var. O da, benim tıpkı Artemis gibi, başkalarına bağımlı olduğum gerçeği. Ve bunu gizleyebilmek için de, tanrıça maskesiyle dolaşan bir zavallı olduğum gerçeği!... “
• “Diana… Hem başkalarından şikayet ediyorsun, hem de kendini bir başkasına soruyorsun. Unutma ki, senin için ben de bir başkasıyım.”
• “Hiçbirimiz kusursuz değiliz. Kusursuz olmak zorunda da değiliz.”
• “Peki ya kendi hayatımızı değil de, başkalarının bizim için seçtiği hayatı yaşıyorsak? Bu mu doğal olan?”
• Peki şimdi ne oldu da fikrin değişti? Yoksa sen de mi “büyüdün” benim gibi?
• “Düşler gerçekleşecek olanın mayasıdır.”
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)