Sayfalar

30 Kasım 2014 Pazar

Ölüm Şarkısı- P.J.Parrish

Merhaba dostlar;

Epeydir kitap yorumu giremiyordum az da kitap okuyorum,açıkçası her gün tedaviye gittiğim için kargo ile kitap alma olanagımda olmuyor,evde olmadığım için ne zaman geleceğini kestiremeyeceğim için bu sıralar kitapsızım desem doğru olur,

Yorum: P.J. Parrish - Ölüm Şarkısı


Sayfa Sayısı: 432
Baskı Yılı: 2013
Dil: Türkçe
Yayınevi: Arkadya
Çevirmen: Berna Kahraman
 Puanım: 5/5


Ya severek dinlediğiniz sıradan bir şarkı, bir gün 'Ölüm Şarkı'nız olursa?

Beş farklı ceset... Beş farklı yer... Beş farklı kadın...

Aynı katil tarafından öldürülmüş olmaları dışındaki tek ortak noktaları, sarışın olmalarıydı. Birbirleriyle olan bağlantılarındansa kimsenin haberi yoktu. Ta ki gazeteci Matt Owens, gözlerini bir anlığına kız kardeşinden ayırana kadar...



Yorumum:


Bir müzisyen, bir katil, ve kardeşinin katilini arayan bir adam; bir katilin gözünden yaşadıkları ve duyguları. 

Matt kız kardeşinin bir anda gözlerinin önünde kaybolmasının ardından kendini onu öldüren caninin peşinden gitmeye başlar ve Matt dışında o zamana kadar bu şarkıların ve diğer delillerin anlamlarını çözememişti.
Kitap son derece sürükleyici ,akış noktalarında olması gerektiği gibi gitmiş belki o kilit noktalarındaki gizem doğru gitmeseydi 432 sayfalık bir kitabı bitiremezdim ama merak ettikçe ettirdi sonuna kadar büyük bir heyecanla okudum.
Edebi açıdan elbette faydalı bir kitap değil,ama iliklerinizde heyecanı hissediyorsunuz özellikle akşamları okudum kafam daha sakin olduğu için
Katilin psikolojik yapısına değinmesi onun düşüncelerini onun gözünden de bakabilmemiz empati kurmamı sağladıkça daha da keyif verir hale geldi kitap.

Yeraltı mezarında geçen bölümler harika !
Katil bir şeyin peşinde ve o şeyi alana kadar ki geçen olaylar harika,söylemeyeyim ki büyüsü bozulmasın,
Nihayetinde katil yakalanıyor mu acaba ?
Bilmem bütün bunlar kitapta,Kesinlikle tavsiyemdir...

Sevgilerimle...


Kitapdan alıntılarımda var ve öğrendiğim kelimeler:

Benim için her kitapta yeni seyler öğrenmek ve beni yeni yerler yeni bilgiler araştırmaya yöneltirse o kitap favorim olur
Ben bu kitapta İskoçya yı merak ettim araştırdım harika bir yer
Aberdeen de güzel...
Fyvie diye bir yer var araştırma yapmak isterseniz...

Qui: Evet (Fransızca)
Kir : Frenk üzümü likörü,mor renktedir bir Fransız kokteyli

Dieu soit avec vous: Tanrı seni korusun
Jesuis desole : Üzgünüm (Fransızca)

Çaresizlik ve öfke bütün dillerde kulağa aynı gelir

Bir ayağın geçmişte, bir ayağın gelecekteyse Matt, bugünün içine ediyorsun demektir.









10 Kasım 2014 Pazartesi

adem özbay, blog yazar tavsiye

Sensiz Kelimeler Sözlüğü: Yaşamak Böyledir: Uzun bir nehirdir yaşamak sevgili dostum Üstünde güneş altında toprak ve durmadan akmak Nereye gittiğini bilmeden ve çok...





Siirlerini cok begendigim.ve.kendisi cok degerli.bir.yazar takip.etmenizi.oneririm

5 Kasım 2014 Çarşamba

Ed Sheeran - Give Me Love-Dinledim


Benim şu sıra sürekli dinlediğim şarkı beni içine çekti ve bırakamıyorum bildiğin bağımlısı oldum sanatçının ve şarkının şans eseri rastladım ve hayranı oldum buyrun dinleyin








Give me love like her,
Tıpkı onun gibi aşkını ver bana
'Cause lately I've been waking up alone.
Çünkü son zamanlarda yalnız uyanıyorum
paint spotted tear drops on my shirt,
Lekeli gözyaşlarım t-shirtime damlıyor
told you I'd let them go.
Sana onların gitmesine izin vereceğimi söylemiştim

And i'll fight my corner,
Kendi köşemde dövüşeceğim
maybe tonight I'll call ya,
Belki bu gece seni ararım
after my blood turns into alcohol,
Kanım alkole döndükten sonra
no i just wanna hold ya,
Hayır,sadece seni tutmak istiyorum

Give a little time to me, we'll burn this out,
Bana biraz zaman ver, yakıp kül edeceğiz
We'll play hide and seek, to turn this around,
Saklambaç oynayacağız ve buraya geri döneceğiz
all i want is the taste that your lips allow,
Tek isteğim dudaklarını tatmama izin vermen

my my, my my oh give me love,
benim,benim,benim,bana aşkını ver
my my, my my oh give melove,
benim,benim,benim,bana aşkını ver
my my, my my oh give me love,
benim,benim,benim,bana aşkını ver
my my, my my oh give me love,
benim,benim,benim,bana aşkını ver
my my, my my give me love.
benim,benim,benim,bana aşkını ver



give me love like never before,
Bana aşkını ver daha öncekilere benzemeyen
'cause lately I've been craving more.
Çünkü son zamanlarda daha çok özlüyorum
and it's been a while but i still feel the same,
Uzun zamandır böyle hissediyorum
maybe I should let you go
Belki gitmene izin vermeliyim

you know i'll fight my corner,
Biliyorsun kendi köşemde dövüşeceğim
and that tonight I'll call ya,
Ve bu gece seni arayacağım
after my blood, is drowning in alcohol,
Kanım alkolde boğulduktan sonra
no i just wanna hold ya,
Hayır,sadece seni tutmak istiyorum

Give a little time to me, we'll burn this out,
Bana biraz zaman ver, yakıp kül edeceğiz
We'll play hide and seek, to turn this around,
Saklambaç oynayacağız ve buraya geri döneceğiz
all i want is the taste that your lips allow,
Tek isteğim dudaklarını tatmama izin vermen

my my, my my oh give me love,
benim,benim,benim,bana aşkını ver
Give a little time to me, we'll burn this out,
Bana biraz zaman ver, yakıp kül edeceğiz
We'll play hide and seek, to turn this around,
Saklambaç oynayacağız ve buraya geri döneceğiz
all i want is the taste that your lips allow,
Tek isteğim dudaklarını tatmama izin vermen

my my, my my oh give me love,
benim,benim,benim,bana aşkını ver

Haşimi Emir Osman-Günün Sözü

Akıl isen rızk için gerdun-ı duna eğme ser,
Asyab -asa yürü var ekmeğin taştan çıkar.

Aklı başında bir insan isen ,bir lokma ekmek için alçak dünyaya baş eğip muhtaç olma.Git,değirmen gibi ,sen de ekmeğini taştan çıkar.Alnının teriyle kazan ve kimseye minnet etme!

Haşimi Emir Osman 

HÂŞİMÎ EMÎR OSMAN

HÂŞİMÎ EMÎR OSMAN

Anadolu’da yetişen evliyânın büyüklerinden. 919 (m. 1513) senesinde Sivas’da doğdu. 1003 (m. 1594) senesinde İstanbul’da vefât etti. İstanbul’un Kâsımpaşa semtinde bulunan dergâhının bahçesine defnedildi.
Hâşimî Emîr Osman, küçük yaşta ilim öğrenmek için İstanbul’a geldi. Sahn-ı semân medreselerinde ilim tahsil etti. Bu arada nerede bir tasavvuf büyüğünün adını duysa, hemen oraya gider, o zâtın sohbetlerinde bulunurdu. Bu sırada bir gece, rü’yâsında Hazreti Ali’yi (radıyallahü anh), elinde Zülfikâr olduğu hâlde gördü. Hazreti Ali ona; “Oğlum! Umman erlerini istersen, Vize’ye gel. Beni orada bulursun” buyurdu. Osman Efendi uyanınca derhal yolculuk hazırlığı yaptı. Vize’ye gitmek için yola çıktı. (Vize, Kırklareli’nin bir kazasıdır). Vize’ye varması, güneşin doğma zamanına rastladı. Bu sırada, güneşin doğduğu taraftaki kırmızılığı seyretmekte olan bir zâtı gördü. Bu zât Emîr Osman’a; “Ey Emîr! Eğer Ali’yi ister isen, işte Ali benim. Fakat şimdi süvari değilim” buyurdu. Bunun üzerine Emîr Osman rü’yâsını hatırlayarak; “Fakat efendim, rü’yâda gördüğüm zaman onun Zülfikârı vardı” deyince, o zât belindeki kemere bağlı bulunan tesbihi çekmesi ile tesbih Allahü teâlânın izni ile Zülfikâr şeklini aldı. “İşte evlâdım! Bizim Zülfikâr’ımız budur” dedi. O sırada Emîr Osman düşüp bayıldı. Kendine geldikten sonra, o mübârek zâtın hizmetine girdi. Bu zât Şeyh Alâüddîn Ali Efendi idi.
Hâşimî Emîr Osman, Şeyh Alâüddîn Ali Efendi’nin dergâhında uzun bir zaman kalarak tasavvuf yolunun edeblerini öğrenmek için gayret gösterdi. Bu arada, Şeyh Gazânfer Efendi’nin kerîmesi ile evlendi Şeyh Ali Efendi vefât edince, Gazânfer Efendi, halîfesi olarak onun yerine geçti. Gazânfer Efendi’nin vefâtından sonra, Emîr Efendi İstanbul’a gitti. Nûreddîn-zâde dergâhında misâfir olarak kaldı. Nûreddîn-zâde’nin talebeleri her sabah gördükleri rü’yâları hocalarına anlatırlardı. Bu arada Emîr Osman Efendi’nin hiç rü’yâ anlatmaması hayret mevzûu olduğu sırada, Emîr Osman Efendi rü’yâsında Fahr-i âlem efendimizi ( aleyhisselâm ) gördü. Mübârek ellerinde bulunan yeşil renkli üç yapraklı taze ayvayı, Nûreddîn-zâde’ye verilmek üzere verdiler. Sabah olunca Nûreddîn-zâde; “Ey Emîr” Sen hiç rü’yâ görmez misin? Zîrâ ta’bir için bize müracaat etmiyorsun” dedi. O zaman Emîr Osman Efendi, rü’yâda Nûreddîn-zâde için verilen üç yapraklı ayvayı hırkasının altından çıkarıp; “Efendim! işte fakirinizin rü’yâsı” diyerek ayvayı takdim etti. Bunun üzerine Nûreddîn-zâde; “Ey Emîr! Artık senin bize ihtiyâcın kalmadı, iki arslan bir postta olmaz. Var artık kendi postuna sahip ol” diyerek icâzet verdi. Emîr Osman Efendi bu emre uyarak, Kâsımpaşa’daki dergâhını inşâ ettirdi. Burada Hak taliplerine ve ilim öğrenmek istiyenlere ders verdi.
Emîr Osman Efendi’nin bir tarîkatnâmesi vardır. Nazm halindedir. Hâşimî mahlasını kullanmıştır. Ayrıca küçük bir dîvânı da vardır. Silsile-i nesebleri hakkındaki yazdığı nazm gayet ârifânedir. Bir kısmı şöyledir;
Hâşimîyim hem fakirim, müctebâdır sevdiğim,
Âl ve evlâdı Muhammed Mustafa’dır sevdiğim,
Çıhâr-ı yâr pâk-ı gevher Ümmehât-ı mü’minîn,
Suffe-i ashâb-ı yârân-ı vefadır sevdiğim.
Hocasını şöyle medheder:
Pîrim sultân-ı evliyâ, Kerem etmiş sübhân sana.
Bu can sana nesnedir, Feda yüzbin cihan sana.
Sen ol üçlerin birisin, içlerinde serversin.
Evliyânın rehberisin, Kamûsı mihribân sana.
Bahru ışka gönül daldı, Ma’rifet kânını buldu.
Haşîmî gerçeğe erdi, Yeter bu din îmân sana.
Rahmet kapısını açarız, Âleme, nûrdan saçarız.
Onunla konar göçeriz, Dost ili bizim ilimiz.
Başka bir şiiri:
Merd isen meydân-ı ışkda can verip cânânı gör,
Sâdık isen ışk içinde iste bul sultânı gör.
O sana senden yakın, sen olma gel O’na ırak,
Kesreti ko vahdeti bul, ma’nâ-yı irfân-ı gör.
Beytlerinden ba’zıları şunlardır:
Şol kişi kim, can-u dilden Rabbini eyler taleb,
Hiç ola mı kim muradın vermeye ana Çalap.
Sen hemân ânın yolunda cid ile cehd edegör,
Damın maksûde çün vermek diler, çek ta’b (zahmet).
Bâde-i iş ki ezel camımdan içdikse eğer,
Mest-i aşk oldun sana lâzım değil mâ-i ineb (üzüm suyu).
Âkıl isen rızk için gerdûn-u dûna eğme ser,
Âsyâb-âsâ yürü var ekmeğin taştan çıkar.
“Aklı başında bir insan isen, bir lokma ekmek için şu dönek tabiatlı ve âdi dünyâ ehline baş eğip muhtaç olma. Git, değirmen gibi, sen de ekmeğini taştan çıkar. Alnının teriyle kazan ve kimseye minnet etme!”
Yûsuf dahi olsan düşürürler seni çâha,
Ebnâyi zamanın işi ihvana cefâdır.
“Zamanımızın insanlarının işi gücü dâima halka, yakınlarına ve kardeşlerine kötülük ve eziyet çektirmekten ibârettir. Hattâ kusursuz ve en iyi kalbli bir insan bile olsan seni de yok etmeğe çalışırlar. Tıpkı kardeşlerinin, Hazreti Yûsuf’u (aleyhisselâm) kuyuya attıkları gibi...”
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Sefînet-ül-evliyâ cild-2, sh. 324
2) Osmanlı Müellifleri cild-1, sh. 188

1 Kasım 2014 Cumartesi

Biletix 2 Kasım 2014 Etkinlikleri

Öncelikle belirtmeliyim ki fırsatım oldukça etkinlik duyurusu yapacağım artık sizlere böylece blogdaki arkadaşlarımda sevdikleri ile gitmek istedikleri bir program olunca burdan görüp beğenip biletix sitesine girip bilet alabilirler .


Kontrbas Atölyesi - Volkan Hürsever

02 Kasım 2014 17:30



Bu sene 24. Akbank Caz Festivali kapsamında ikinci kez gerçekleşecek olan Drum&Bass Magazine Gitar Dergisi Atölyeleri, enstrümanlara ve müziğe ilgi duyan her yaştan amatör ve profesyonel katılımcıyı bekliyor.Bu atölyeler sayesinde katılımcılar müzik bilgilerini arttırırken iyi vakit geçirecek ve deneyimli eğitmenlerle tanışma imkanı elde edecekler.
Katılımcı sayısı: 100

Bilet Fiyatları 10 Tl









Mısır Adası

02 Kasım 2014 11:00




Yönetmen: George Ovashvili
Oyuncular: İlyas Salman, Mariam Buturishvili, Irakli Samushia, Tamer Levent
Gürcistan, Almanya, Fransa, Çek Cumhuriyeti, 2014
DCP / Renkli / 100’
Abhazca, Gürcüce; İngilizce ve Türkçe altyazılı
2014 KARLOVY VARY Büyük Ödül, Kiliseler Birliği Ödülü 

Özellikle başrolündeki İlyas Salman’ın performansıyla çok konuşulan ve Karlovy Vary’de büyük ödüle layık görülen, çok az diyalog içeren Mısır Adası, Salman’ın canlandırdığı yaşlı bir çiftçi ile genç torununu bir tarım sezonu boyunca izliyor. Gürcistan ile Abhazya arasındaki doğal sınırın bir parçasını oluşturan küçük adada yaşayan dede ile onun sözünden çıkmayan torunu, yıllardır yaptıkları gibi önce toprağı belleyip sonra mısır ekerler. Arada kıyıdan geçen askerler dışında bu iki isimsiz çiftçiyi kimse görmez. Sonra bir gün, yaralı bir asker uzamış mısırların arasına saklanır. Yılların tarafsızlığını bozmak zorunda kalacaklar mıdır?


Küçük Prens ve Çiçek

02 Kasım 2014 12:00




Küçük Prens ve Çiçek, 2 Kasım'da Trump Kültür ve Gösteri Merkezi'nde sahnede...

Saint-Exupery'nin yazdığı dünya klasiği Küçük Prens masalı, Küçük Prens ve Çiçek arasındaki sevgi - emek ilişkisini merkeze alarak, çocuklar için yeniden yorumlanmıştır.
Yazan - yöneten: Dersu Yavuz Altun
Oyuncular: Çağlar Tüferkçi, Bihter Gülgeç, Özge Solak Altun, Deniz Biber

bilet 29 tl dir...






Yaşamaya Dair

02 Kasım 2014 16:00


  • http://www.biletix.com/etkinlik/RTEJ7/TURKIYE/tr

Genco Erkal'ın Nazım Hikmet tutkusunun yeni ürünü olan Yaşamaya Dair adlı müzikli gösterisi, 2 Kasım'da ODTÜ Kültür Merkezi'nde seyirciyle buluşuyor. 

Nazım Hikmet'in ölümünün 50. yıldönümü için Genco Erkal'ın uyarlayıp yönettiği oyunda, Tülay Günal da oynuyor. Piyano ve viyolonsel eşliğinde oynanacak oyunda, başta Fazıl Say ve Zülfü Livaneli olmak üzere değişik bestecilerin Nazım şarkıları da seslendirilecek. 

Ağırlıklı olarak ozanın Bursa Cezaevi'ndeki yaşamını, eşi Piraye Hanım'a olan tutkusunu anlatan oyun, daha sonra sürgün yılları ve vatan hasretine odaklanarak, destansı yaşamından izlenimlerle noktalanıyor.