Tezer Özlü- Çocukluğun Soğuk Geceleri
Tezer Özlü'nün çocukluk yıllarının bir kısmı Kütahya, Ödemiş ve Gerede'de geçmişken, bir kısmı da İstanbul'un, Esentepe, Edirnekapı ve Çarşamba semtlerinde geçiyor. Öğretmen bir ailenin çocuğu olan Tezer Özlü, 1950'li yıllarda geçen çocukluğuna dair pek çok kesiti romanın ilk bölümü olan “Ev” isimli hikâyesinde; Avusturya Kız Lisesi'nde okuduğu dönemi ve genç kızlığın ruh hallerini “Okul ve Okul Yolu” isimli bölümde; Almanya'da bulunduğu ve evli olduğu bir dönemi ve o dönemde yaşadığı sinir hastalığını “Leo Ferre'nin Konseri” isimli bölümle ve son olarak da 12 Mart sonrasını ve Akdeniz'de bulunduğu bir zaman dilimini de “Yeniden Akdeniz” isimli bölümüyle romanı bitiriyor.mutluluğun insanın kendi kendisiyle hoşnut olmasıyla başlayacağını, herkesin herkessiz yaşayabileceğini, şizofren kokusunu seçebilmeyi, daha güzel yaşam diye bir şeyin uzaklarda değil de hemen yanı başınızda olabileceğini öğreniyor ve okuyucusuyla paylaşıyor.
Tezer Özlünün ilk romanı ;
Acıklı,romantik,iç çekişli ve deliliğin sınırında yaşayan bir şahıs bana göre Tezer Özlü,
Yazdığı kitapta anılarının nasıl da bu kadar ince bir kitaba bu kadar dolu dolu sığdığını düşünmek bile istemiyorum,okurken kimi yerlerse soluk alma ihtiyacı hissettiren ,insanı kendi özüne yönelten ,düşünmeye sevk eden ve aslında insanların dış dünyası ile iç dünyasının ne kadar farklı olduğunu gözler önüne seriyor.
Kitap bölüm bölüm ayrılmış şekilde;onun özgür ruhunu çok sevdim ama bu özgür ruhun kapatılmasına da bir o kadar üzüldüm maalesef;ve birçoğumuzun düşündüklerini dile getirebilme cesaretinden dolayı kendime çok yakın buldum yazarı ve yazdığı satırları,müstehcen konularda var içinde belki bu tarz şeyleri okumaktan hoşlanmayanlar için dip notum oldun
okuduğum ilk kitabı ama inşaAllah son kitabı olmayacak...
- Çoğu tutucu insanlar. Tüm düşünceleri para. Ev. Araba. Ve çocuklarının güzel geleceği. Gizli sevgililer edinmeye çalışan, ama kendilerini mutlu aile babaları, ileri bilim adamları göstermek isteyen, insanın özünü anlamaktan yoksun kişiler.
- Yaşam, mutlak tutkularla dolu. Yaşamı sevmekle birlikte ölüme alışmak da büyüyor, gelişiyor. Güzellikler kazanıyor. Bu sevgiyi nasıl rahatlıkla uğurluyorsam, yaşamı da o denli rahat, o denli güzel uğurlamalı. Sevgilerimi doyumla devretmeliyim.
- - Sana ne oldu? Sensiz yaşayamam.
- Yaşarsın. Herkes herkessiz yaşayabilir. - Kimse yaşadığımız mevsimin, günlerin ve gecelerin yaşamın kendisi olduğundan söz etmiyor.
- Dünyanın bize yaşatılandan öğretilenden daha başka olduğunu seziyorum.
- Ölüm düşüncesi izliyor beni. Gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum. Bunun belli bir nedeni yok. Yaşansa da olur, yaşanmasa da. Bir kaygı yalnız. Beni, kendimi öldürmeyi denemeye iten bir kaygı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlamanız beni sevindirecektir