İlgilenmek ve bilgilenmek isteyenler için,
Arşiv niteliğinde!
ben belgenin içeriğini kopyalıyorum
diyecektim ama geri sildim canım blogdaşlarım
niye diyeceksiniz ben böyle bir belge hiç okumamıştım tam milli his açıklamalarını kopyalıyor ve okuyordum ki islama karşı o sözler beni çok etti.
bilen varsa bu konularda detaylı fikri olan varsa özel olarak da konuşabiliriz beni bilgilendirsin ben Atatürkden böyle sözler çıktığını hiç bilmiyordum.
bir paragraf vereyim sadece...
Bunu atatürk yazmış hatta sağ üst köşede ve en son altta atatürkün ismini yazmışlar.kaldıki eğer böyle sözler sarfetmişse beynimde bir çeşit sorgulamalara gideceğim kendimce.
buyrun sadece azıcık bir paragraf paylaştım meyin 5 sayfalık falan
Türkler İslâm dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Bu dini kabul
ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de
sairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine tesir etmedi. Bilâkis, Türk
milletinin millî bağlarını gevşetti; millî hislerini, millî heyecanını uyuşturdu. Bu pek
tabiî idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde,
şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu Arap fikri, ümmet kelimesi
ile ifade olundu. Hz. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa,
hayatlarını Allah kelimesinin, her yerde yükseltilmesine hasr etmeğe mecburdular.
Bununla beraber, Allah'a kendi millî lisanında değil, Allah'ın Arap kavmine
gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe,
Allah'a ne dediğini bilemeyecekti. Bu vaziyet karşısında Türk milleti birçok asırlar,
ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin, adeta bir kelimesinin manasını bilmediği
halde Kuranı ezberlemekten beyni sulanmış, hafızlara döndüler. Başlarına
geçebilmiş olan haris serdarlar, Türk milletince, karışık, cahil Hocalar ağziyle, ateş
ve azap ile müdhiş bir muamma halinde kalan, dini, hırs ve siyasetlerine alet ittihaz
ettiler. Bir taraftan Arapları zorla emirleri altına aldılar, bir taraftan Avrupa'da,
Allah kelimesinin ilası parolası altında, Hıristiyan milletlerini idareleri altına geçirdiler, fakat onların dinlerine ve milliyetlerine ilişmeyi düşünmediler. Ne onları
ümmet yaptılar ne onlarla birleşerek bir kuvvetli millet yaptılar. Mısır'da, belirsiz
bir adamı halifedir diye yok ettiler, hırkasıdır diye bir palaspareyi, hilâfet alâmeti
ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular; halife oldular. Gâh şarka, cenuba, gâh
garba veya her tarafa birden saldıra saldıra, Türk milletini Allah için, peygamber
için topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, Allah'a mütevekkil kılacak
derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. Millî duyguyu boğan, fani dünyaya
kıymet verdirmeyen, sefaletler, zaruretler, felâketler his olunmaya başlayınca, asıl
hakiki saadete öldükten sonra ahirette kavuşacağını va't ve temin eden dinî akîde
ve dinî his, millet uyandığı zaman onun şu acı hakikatı görmesine mani olamadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlamanız beni sevindirecektir